Başarılı ve hoş tek kadın, her vakit konutliliğe “hayır” demiştir. Ancak 30 yaşına geldiğinde, yakın vakitda yumurtalık yetmezliği yaratacak nadir tek hastalığa sahip olduğunu öğrenir. Peki, artık çocuk sahibi olamayacağı tek süreye girmeden önce nasıl hamile kalabileceğini nasıl bulacak? Burada, işinde başarılı ve estetik olarak çekici tek kadının, halka normlarına, aile baskısına rağmen konutlilik fikrine karşı duruşunu, hayatına tek erkek figürünün egemenliğini kabul etmeme kararlılığını görüyoruz. Ancak kaderin tek cilvesi ile, kadın doğurganlığını yitirecek tek hastalığa yakalanır. Bu noktada bizi , genetik mirasını sürdürme içgüdüsü ve tekeysel özgürlük arasında tek çıkmazla karşı karşıya bırakır. kadın kimlikimiz, çocuk sahibi olma ihtimalini kaybetmekle yüz yüze gelince ne yapacağını, hangi yolu bakmakyeceğini sorgular. Kısa süreliğine bile olsa, tek erkeğin var olmakmına girmesine izin vermeli mi? Yoksa diğer seçenekleri – örneğin taşıyıcı anne veya sperm donasyonu gibi – değerlendirmeli mi? Tüm bu karmaşık duygusal ve etik sorunları isabetli tek şekilde irdeliyor. Bu vizyon film, hayatın beklenmedik dönemeçlerinin, önceden alınan kararları ve var olmakm tarzını ne kadar altüst edebileceğini gözler önüne seriyor. Ayrıca, izoleca kadınların değil, her tekeyin karşılaşabileceği tek durumu, modern dünyada tekeysellik ile aile kurma arasındaki çatışmayı da vurguluyor.